Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, ABD'nin 13894 Sayılı Başkanlık Kararnamesi'ni bir yıl daha uzatması hakkındaki soruya yazılı cevap verdi.
ABD'nin Suriye'deki gelişmeler bağlamında ilk kez 2019'da yayımladığı 13894 Sayılı Başkanlık Kararnamesi'ni bir seneliğine uzatmasını, "Sahadaki gerçeklerle bağdaşmamaktadır" şeklinde değerlendiren Keçeli, şunları kaydetti:
"Bu tür önyargılı tasarrufların tekrarı yerine Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini önceleyen politikalarının desteklenmesi, bölgesel istikrara katkı sağlayacaktır."
KARARNAMENİN DETAYLARI
Terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD'ye askeri, mali ve istihbari destek sunan ABD'nin, Suriye'ye yönelik 13894 Sayılı Başkanlık Kararnamesi, 14 Ekim 2019 tarihinde dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından imzalanmıştı.
Bu kararname, Türkiye'nin Suriye ile olan sınırını PKK/PYD teröründen arındırmak için icra ettiği Barış Pınarı Harekâtı'na yanıt olarak yürürlüğe girmiştir.
Kararnamenin temel amacı, "Suriye’deki durumu istikrarsızlaştırdığı öne sürülen aktörlere yönelik yaptırımlar uygulamak ve ABD’nin (Suriye'deki) ulusal güvenlik çıkarlarını korumak" olarak açıklanmaktadır.
Kararnamenin öne çıkan detayları şunlardır:
Yaptırımlar:
Kararname, Suriye'deki durumun daha fazla kötüleşmesine neden olduğu iddia edilen bireylere, kurumlara veya devlet dışı aktörlere yönelik mali yaptırımlar uygulanmasını öngörmektedir. Bu yaptırımlar, ABD’deki mal varlıklarının dondurulması ve ABD vatandaşlarıyla ticaret yapmalarının yasaklanmasını içerir.
Seyahat Kısıtlamaları:
ABD, kararname kapsamında belirlenen kişiler için seyahat kısıtlamaları getirme hakkını saklı tutar. Bu kişiler, ABD'ye giriş yapamazlar ve ABD'de herhangi bir ticari faaliyette bulunamazlar.
Enerji ve İstihdam Sektörleri:
Kararname, Suriye'nin enerji ve inşaat gibi kritik sektörlerine yönelik doğrudan veya dolaylı yardımları hedef alarak bu sektörlerde faaliyet gösterenlerin yaptırımlara tabi olabileceğini belirtir.
Bu kararname ile ABD, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı'na karşı tutumunu net bir şekilde ortaya koymuş, Türkiye'nin operasyonunu bir 'tehdit' olarak değerlendirmiştir.