Mustafa Kemal Paşa’nın 1 Eylül 1922’de ilk hedef olarak Akdeniz’i gösteren ünlü emrini vermesi üzerine, Türk silahlı kuvvetleri, batıya doğru kaçmakta olan Yunanlıların peşini biran olsun bırakmadı. Yunan birlikleri kaçarken, rast geldikleri masum Müslüman köylerini yakıp yıkıyorlardı. Yüzlerce yıl rahat ve huzur içinde yan yana ve kardeşçe yaşadıktan sonra, Yunan ordusunun gelişi ile canavarlaşarak, bu ordu ile iş birliği yapan, silahsız Türk halkının boğazına sarılan, binlerce masumu insafsızca katleden, fakat bozguna uğradıkları bu günlerde, yaptıklarının hesabını veremeyeceklerini düşündükleri için, kaçmakta olan Yunan Ordusu ile birlikte yerli Rumlar da denize doğru koşuyordu. Türk şehir, kasaba ve köylerini baştan başa ateşe veren ve halkının çoğunu, Camilere ve evlere doldurarak yakıp kül eden Yunanlılar, çok sayıda silah, cephane, araç ve gereç bırakarak, binlerce insanını Anadolu topraklarına gömerek maceralarını sona erdirdiler.
Yunanlılar, Batı Anadolu’da Akhisar ve Kula dışında her yeri yakmışlardı. Kula’ya Süvari Kolordusu’nun yerleşmesi ve civarda efelerin bulunması yakılamama nedenleriydi. Türk Ordusu, Alaşehir’e ve bir yandan da Salihli’ye doğru ilerliyordu. Bu iki ilçenin kurtuluşundan sonra Türk Ordusu Turgutlu’yu kurtararak iki kol halinde İzmir’e doğru ilerliyordu.
Ruşen Eşref, Salihli’de ‘Başkomutanlık Karargahı’nda yaşananları şöyle anlatıyordu:
“O akşam, bilmem nereden, karargâhına bir ‘Times veya Daily Telegraph’ gazetesi gelmiş… Aylardan ve aylardan beri görmediğimiz bir Avrupa gazetesi’ …Seni candan ağırlayan Salihli’nin bir küçük evine misafir inmiştin. Yapmakta olduğun hareketin, Avrupa’da görünüşünü ve kulağına varan ilk tepkilerini bu gazeteden, gözlerinle görüp öğrenecektin. Yazılanları tercüme ettiriyordun ve zevk duyarak okutuyordun ve:
‘Zavallı Lloyd George yarın ne olacak? Yıkılacak O… O ve daha gibiler!’ diyordun.
O geceden yirmi iki ve senin dünyaya gözlerini yumduğundan altı yıl sonra Lloyd George öldüğü zaman ‘Times’ gazetesi, ‘Lloyd George’u bir daha kalkmak üzere Mustafa Kemal devirmiştir’ diyordu.”
Birinci kol, Nif (Kemalpaşa) üzerinden Bel Kahveye, ikinci kol ise, Manisa, Menemen üzerinden Karşıyaka’ya ulaşacaktır.
Büyük bir bozguna uğrayan Yunan ordusu, işbirlikçi yandaşları olan Rumlarla birlikte İzmir’e doğru kaçıyorlardı. Ancak Türk ordusunun önünden kaçan Yunan süvari tümeni de 07 Eylül 1922 günü Manisa'ya çekilmiştir. Aynı günün akşamı, Manisa’yı kurtarmakla görevli 5. Süvari kolordusu Fahrettin (Altay) Paşa’nın komutasında şehre yaklaşıyordu. 11. ve 21. Süvari alayları şehre girdiler. Son direnmelerden sonra düşman Manisa’yı Türk birliklerine terk ederken, ortaya çıkan durum çok vahimdi. Manisa tamamen yanmış, bir enkaz şehir haline gelmişti.
6 Ekim 2024
Ahmet Gürel