TÜİK’in 2024 Yoksulluk ve Yaşam Koşulları verilerine göre, toplumun üçte biri yüzde 29, yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında yaşıyor. Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırma Vakfı’nın (BAYETAV) araştırmasına göre ise yoksullukla birlikte en belirgin duyguların başında “yarının kaygısı” geliyor. Güvencesizlik ve geçim kaygısının, günü geçirme stratejileriyle ertelendiği ancak yoksulların bir türlü yarının ihtiyaçlarını nasıl karşılayacakları konusunda kaygılardan kurtulamadığı belirtiliyor. Yapılan araştırmada Atatürkçülük yüzde 56.5 oranla diğer tüm kimliklerden belirgin bir şekilde ayrışıyor. Atatürkçülüğün ardından milliyetçilik katılımcıların kendilerini en yakın hissettiği ikinci kimlik olarak öne çıkıyor. Dindar-muhafazakârlık üçüncü sırada yer alsa da bu kimliğe yakın hissedenlerin oranı yüzde 9’da kalıyor.
İZMİR’DE YAŞAMAKTAN MEMNUNİYET AZALDI
Şubat 2025’te yayımlanan İzmir Barometresi’ne göre, İzmir’de yaşamaktan en memnun grup yüzde 82 ile 60 yaş ve üstü yaş grubuyken, en memnuniyetsiz grup ise yüzde 27 ile 40-49 ve 50-59 yaş grubunda yer aldı. Ayrıca, İzmir doğumluların yüzde 67’si İzmir’de yaşamaktan memnuniyetlerini belirtirken İzmir dışı doğumluların ise yüzde 63’ü memnun olduklarını ifade etti.
ATATÜRKÇÜ KENT
Bir önceki araştırma sonuçları ile paralel olarak İzmirlilerin kendilerini en çok Atatürkçülüğe yakın hissettiği görülüyor. Atatürkçülük yüzde 56.5 oranla diğer tüm kimliklerden belirgin bir şekilde ayrışıyor. Atatürkçülüğün ardından milliyetçilik katılımcıların kendilerini en yakın hissettiği ikinci kimlik olarak öne çıkıyor. Dindar/muhafazakârlık üçüncü sırada yer alsa da bu kimliğe yakın hissedenlerin oranı yüzde 12’de kalıyor.
GELİR GRUPLARINA GÖRE FARKLILIKLAR
Gelir gruplarında, en yüksek memnuniyet oranı yüzde 73 ile orta-üst gelir grubunda görülürken, en alt gelir grubunda bu oran yüzde 57 oldu. Katılımcılar, İzmir’i kültürel ve sosyal olanaklar bakımından konforlu ve yaşanabilir bir şehir olarak tanımlasa da, ekonomik olanakların kısıtlılığı, özellikle kiralar ve yüksek yaşam maliyetleri nedeniyle şehri refah bulmuyorlar. Katılımcılara göre Türkiye’nin son üç ayda en önemli gündemi açık ara farkla yüzde 44.5 ile ekonomi. Ekonominin ardından hukuk-adalet geliyor.
YOKSULLUK VE GEÇIM KAYGISI
Araştırmaya katılanların birçoğu, geçim kaygısının aile içi ilişkilere de zarar verdiğini, ebeveynlerin çocuklara karşı daha tahammülsüz hale geldiğini belirtiyor. Ekonomik durumlarının ilerleyen yıllarda daha kötüye gideceğini düşünenlerin oranı ise yüzde 55’i aşıyor. Önceki araştırmada, her 10 katılımcıdan 3’ü gelecekte ekonomik durumlarının daha iyi olacağına dair umutlu iken, bu oran Şubat 2025’te daha da düşmüş durumda. Araştırma sonuçlarına göre, İzmir’de her 10 katılımcıdan 3’ü son üç ay içerisinde gıdaya erişim endişesi yaşadığını belirtirken, yüzde 23’ü gıdaya sıklıkla erişemediğini söylüyor.