Halk arasında göz tansiyonu olarak da bilinen, “görmenin sessiz düşmanı” diye nitelendirilen Glokomun, erken teşhis ve tedaviyle kontrol altına alınabileceği vurgulandı.
Risk faktörlerine sahip bireylerin, düzenli göz muayenelerini aksatmaması ve göz içi basıncı ölçümlerini yaptırmasının önemli olduğu, belirtiler fark edildiğinde, bir göz hekimine başvurmak ve muayene olmak gerekli olduğu belirterek, “Glokom tedavi edilmediğinde kalıcı görme kaybına yol açabilir” uyarısında bulunuldu.
-“ 2 türü var”
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) yönetimi adına yazılı bir açıklama yapan Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Dilber Keskinel Ortaş, Glokomun türleri, belirtileri, nedenleri ve risk faktörleri, bu hastalıktan korunma önerilerini paylaştı.
Glokomun göz içi basıncının yükselmesi sonucu görme sinirinin hasar görmesiyle sonuçlanan, tedavi edilmediğinde kalıcı görme kaybına yol açabilen ciddi bir göz hastalığı olduğunu kaydeden Dilber Keskinel Ortaş, bu hastalığın halk arasında göz tansiyonu veya karasu olarak bilindiğini de anımsattı.
Glokomun iki ana türe ayrıldığını kaydeden Ortaş, şu bilgileri paylaştı:
“Açık Açılı Glokom, en yaygın türdür ve genellikle belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerler. Göz içi sıvısının (aköz humor) drenaj kanallarının zamanla tıkanması nedeniyle göz içi basıncı yükselir. Kapalı Açılı Glokom ise, daha az yaygın olmakla birlikte, ani ve şiddetli belirtilerle kendini gösterir. Göz içi sıvısının drenajının aniden engellenmesi sonucu basınç hızla yükselir..”
-“Erken evrede genellikle belirti göstermiyor”
Glokomun erken evrede genellikle belirti göstermediğini aktaran Ortaş, hastalık ilerlediğinde görme alanında daralma, ışıkların etrafında haleler görülmesi, şiddetli göz ve baş ağrısı ile mide bulantısı ve kusma ortaya çıkabileceğini kaydederek şunları paylaştı:
“Glokomda özellikle periferik görmede azalır. Işıkların etrafında renkli halkalar belirginleşir. Göz çevresinde ve başta yoğun ağrı hissedilir. Artan göz içi basıncı nedeniyle mide bulantısı ve kusma olur.”
-“Nedeni tam olarak bilinmiyor”
Hastalığın kesin nedeninin tam olarak bilinmediğini ifade eden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Dilber Keskinel Ortaş, glokomun riski etkileyecek, yaş, ailesel öykü, ırk, göz yaralanmaları veya cerrahiler, diyabet (şeker hastalığı), uzun süreli kortizon (steroid) kullanımına işaret ederek şöyle devam etti:
“40 yaş ve üzeri bireylerde risk artar. Genetik yatkınlık önemli bir risk faktörüdür. Afrika kökenli Amerikalılar ve doğu Asyalılar daha yüksek risk altındadır. Önceki göz yaralanmaları veya cerrahileri glokom riskini artırabilir. Diyabet, glokom riskini yükselten bir faktördür. Steroid ilaçların uzun süre kullanımı göz içi basıncı artırabilir.”
-“Amaç göz içi basıncını düşürmek”
Glokomun tedavisinde amacın, göz içi basıncını kontrol altına alarak görme sinirine zarar vermesini önlemek olduğunu belirten Ortaş, ilaç, lazer, cerrahi tedavi gibi tedavi seçeneklerini şöyle anlattı:
“Göz damlaları veya ağız yoluyla alınan ilaçlarla göz içi basıncının düşürülmesi sağlanır. Göz içi sıvının drenajını artırarak basıncı düşürmeye yardımcı olur. Diğer tedavilere yanıt alınamayan durumlarda, göz içi basıncını kontrol altına almak için cerrahi müdahale gerekebilir.”
-“Önlemek tam olarak mümkün değil ama riskler azaltılabilir”
Dilber Keskinel Ortaş, Glokomu önlemenin tam olarak mümkün olmasa da risk faktörlerini azaltmak ve erken teşhis için düzenli göz muayenesi, sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, sigara ve alkol kullanımında sınırlamadan oluşan önerileri şöyle sıraladı:
Özellikle risk altındaki bireylerin, belirli aralıklarla göz muayenelerini yaptırmaları önemlidir. Antioksidanlardan zengin, dengeli bir diyet göz sağlığını destekler. Düzenli egzersiz, göz içi basıncını kontrol etmeye yardımcı olabilir. Sigara ve alkol kullanımı glokom riskini artırabilir.”