Gündem

Anlamı değişiyor varlığı asla!

Son günlerin ses getiren oyuncusu Helin Kandemir oyunculuk ile nasıl bir ilişki kurduğunu anlattı.

Anlamı değişiyor varlığı asla!
27-04-2025 11:39

Başarılı genç oyuncuları arasında ismi ilk sırada yazılan isimlerden birisi Helin Kandemir. Ana akım melodramlarından katmanlı anlatım içeren sosyal yönü ağır basan içeriklere, tarihi yapımlardan tiyatro sahnesine kadar üzerine yüklenen her rolün altından hakkıyla kalkmayı başardı. Bugünlerde “İstanbul Ansiklopedisi”nde Zehra rolünde yine dikkat çekici bir performans sergiledi, talihsizliklerin peşini bırakmadığı ama ekranın en çok sevilen dizilerinden olan “Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar”de ise Sümbül olarak serüvenine devam ediyor. Kandemir ile tüm bunları ve hayatın geri kalanını konuştuk.

- “İstanbul Ansiklopedisi”nde Zehra izleyiciyi kendisiyle birlikte İstanbul’un her zerresine taşıyor adeta. Bir şekilde kentle kendi bakış açısı üzerinden bütünleşen bir karakter var karşımızda ve bu yönüyle karakter mekân buluşmasının güçlü bir örneğini sergiliyor. Bu zorlu rolün başarı ile aktarılması elbette sizin sayenizde oldu. Peki Zehra ile tanıştığınızda kafanızda nasıl bir karakter yorumlaması canlandı?

Çok teşekkür ederim. Zehra kendi içindeki yolculuğu, akışkanlığı, kestirilemezliği ile oyuncunun eli değmemiş haliyle de çok özel bir kızdı. Selman (Nacar) gerçekten Zehra’nın dünyasını sadece kendi varlığıyla çok güzel kurmuş o yüzden oyuncu sahaya geldiği zaman oluşan ekip çalışması bence bu “biricik” hali bulmamıza hız kazandırdı.

- Böylesi yapımlar bir öykünün farklı katmanlarını da bir arada inşa ettiğinden oyuncunun bir mimiği, bakışı hatta belki bir el hareketi bile akışı etkileyen ve anlam kazandıran bir ayrıntıya dönüşüyor. Bu açıdan bakınca Zehra’nın her sahnesini ve anını canlandırmak sizin açınızdan nasıl bir deneyimdi?

Biz güzel ve kıymetli bir prova sürecinden geçtik ama sahnede yaşanacak anların önüne geçecek kadar fazla prova yapmadık. Dolayısıyla çalışırken sürekli yeni bir şey yaşandı, her planda mutlaka yeni bir şey fark edildi. Şimdi oldukça kestirilemez, belirsiz ve izlek bir yerdeyiz.

- Zehra aynı zamanda İstanbul ve büyük kentlerle ilgili güncel bir sorunu da temsil ediyor. Giderek ağırlaşan yaşam koşullarında büyük kentlerde ayakta kalmaya çalışan gençlerin durumu... Size bu konuda ilham olan yaşamöyküleri veya güncel olaylar var mıydı?

İstanbul gibi kozmopolitik bir kentte uzun bir süredir çalışan genç bir kadın olarak tabii ki kentin güncel problemlerini deneyimliyorum. Bu problemlerle bireysel baş etmek için de böyle hikâyelerin bir parçası oluyoruz işte. Eğer değiştiremiyorsak bundan bahsediyoruz.

- “Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar” dizisinde Sümbül'ü imkânsız bir aşkın peşinden koştuğu için eleştiren seyirciler çok. Siz Sümbül'ü nasıl savunursunuz?

Ben yolculuklarıma hep bir şeye tanık olmak gibi bakıyorum. Fikir beyan etmiyorum, tam olarak ona dönüşüyorum ve sonra yaşanılan her şeye tanık oluyorum. Bu empatimi çok geliştiren bir yolculuk. Sümbül için de şunu düşünüyorum: Bu kızlar hiyerarşik sistemin çok aslolan olduğu bir dönemde, alt tabaka bir yerde bir yaşam mücadelesi veriyorlar ve hayatta kalmak için kronik bir bencillik hali geliştiriyorlar. Ahlak anlayışları, yaşamda kalışları, tutkuları, doğruları bizim dönem ve dinamiklerimizden çok daha meşakkatli. Ben Sümbül’ü sadece çok iyi “anlıyorum”.

BİR KARAKTER BİR DÖNEM

- Aldığınız her rolü büyük veya küçük fark etmeden tamamen yaşayarak oynuyorsunuz. Mesleğinizde bu disiplini nasıl edindiniz?

Ben mesleğimle beraber büyüyorum. Herhalde bu işe karşı en duygusal olduğum yer burası. Her sette, her yeni karakterde mutlaka Helin olarak da yeni bir şey yaşıyorum. Hayatımın bazı dönemlerini o dönem oynadığım karakterlere göre hatırlıyorum. Bir anda değil zaman içinde geliştirdim bunu.

- Oyunculuk sizin için nasıl bir anlam taşıyor? Bir kaçış mı, güvenli bir alan mı yoksa başka bir duygu mu?

Hayatımın bu kadar ciddi bir kısmında varlık gösteren bir meslek için tek bir tanımlama yapabilmem mümkün değil. Bazen bir terapi oluyor benim için, bazen çok yakın bir arkadaş, bazen toksik bir ilişki. Anlamı hep değişiyor ama varlığı hiç değişmiyor. Hep orada, ben hep bu mesleği yapıyorum. Sabah erkenden kalkıyorum, sete gidiyorum ve çok mutluyum.

‘ÇOK ZORLANIYORUM’

- Mükemmeliyetçi ve düzenine sıkı sıkıya bağlı birisi olarak zamanla bu özelliklerinizi esnetecek alanları kendinize yarattınız mı?

Bilmiyorum, çok zorlanıyorum. Dönemsel olarak rahatladığımı, daha sık “Olabilir, herkesin başına gelebilir“ dediğimi görüyorum ama genelde hep hata yapmak istemeyen tarafım çok baskın. Bu ara bu baskınlıkta biraz ezildiğim bir dönemdeyim.

- Kendinizi yenilemek ve iyi hissetmek için yaptığınız düzenli bir pratik var mı?

Kapanmak! Ruhum çok sosyal, aileme ve arkadaşlarıma çok düşkünüm ama kendim veya yaşanan bir durumla baş edemediğimi hissettiğim zaman kapanmayı tercih ediyorum.

SAHNEYE DEVAM

- “Balina” ile tiyatro sahnesine çok güzel bir giriş yaptınız. Tiyatroda yer almak planlarınız arasında var mıydı? Devamı gelecek mi?

Seyirci ile birebir temasta olduğun, hep aynı şeyi yaptığın ama her seferinde farklı bir şey yaptığın bir sanat tiyatro. Ben kamera önünde başladım oyunculuk yapmaya, konservatuvarlı bir öğrenci değilim.
Bunun ağırlığını omuzlarımda hissederken bir yerde yolum tiyatroyla kesişsin çok istemiştim. Çok doğru zamanda çok doğru bir oyunla oldu bu bence. Bundan sonrası için çok heyecanlıyım ve tabii ki sahnede olmayı çok istiyorum.

NE İZLİYOR, NE OKUYOR, NE DİNLİYOR?

- Tam bir sinefilsiniz diye biliyorum. Sinema tutkusunu nasıl edindiniz?

Hangi film sorusu, her zaman beni çok heyecanlandırıp gerer. (Gülüyor) Bir anda belleğimi sıfırlarım ve birini özel yapmakta güçlük yaşarım. En son izlediğim Lucas Dhont filmi “Close”, sanırım hâlâ müzik dinlerken onunla beraber yürüyorum. Çok etkilendim.

- Kitaplarla aranız nasıl? Son okuduğunuz kitap hangisi?

Kitap okuma alışkanlığım bence bir şeyler izleme alışkanlığım kadar sıkı. Çocukken sırf bu alışkanlığı kazanabilmek için bulabildiğim her şeyi okuduğumu hatırlıyorum. Yaş aldıkça sağlıklı bir filtre edindim. Şu anda “Alıklar Birliği”ni okuyorum.

- Spotify aramalarınızda en üstte kimler var?

Özel bir müzik tarzına hakimiyet veya ilgi duyan biri değilim. Kulağıma güzel gelen her şeyi dinleyebilirim. Şu anda aramalarımın en üstünde “Soft Analog” var, baktım. (Gülüyor)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ