Gündem

İsveçliler ‘tükeniyor’ - Ali Haydar Nergis

Tükenmişlik sendromuna yakalanan ırkçı siyasetçi Jimmie Akesson, tedavisi sonrası liderliğini yaptığı aşırı sağcı İsveç Demokratları Partisi’nin milletvekili sayısını, 2022’de yapılan son seçimlerde 62’den 73’e çıkarmıştı.

İsveçliler ‘tükeniyor’ - Ali Haydar Nergis
24-11-2024 06:39

‘‘Stockholm sendromu”na ev sahipliği yapan İsveç, şimdi de toplumda giderek yaygınlaşan “tükenmişlik sendromu”nu dindirmeye çalışıyor.

Stockholm sendromu, 1970’li yıllarda keşfedilen bir sendromun adıydı. İsveç’in başkenti Stockholm’deki bir soygunda rehin alınan çalışanlarla soyguncular arasında duygusal bir bağ oluşmuş; rehineler, birlikte kaldıkları süre içinde soygunculara psikolojik yakınlık duymaya başlamışlardı. Olayı inceleyen psikiyatr Nils Bejerot, bu ruh haline Stockholm sendromu adını vermişti.

Tükenmişlik sendromu ise tekdüze yaşam, stres, aşırı iş yükü, ekonomik ve psikolojik sorunlar nedeniyle ortaya çıkıyor. Bu sendroma yakalananlar, soyutlanmışlık duygusu içinde umutsuzluğa kapılarak kendilerini yalnız ve değersiz hissediyorlar.

DUYGUSAL ÇÖKÜNTÜLER

Karin, Malmö’deki bir okulda öğretmendi. Çalıştığı okulda öğrencileri ve arkadaşları tarafından sevilen biriydi. Meslekte 25 yılını doldurmuştu. Okullar genel müdürlüğü, 25 yılını dolduran öğretmenler için düzenlenen geleneksel bir törenle ona da başarı ödülü verdi. Yalnız yaşıyordu. Oturduğu ev kendisine aitti. Arabası yeniydi. Hiçbir yere borcu yoktu. Sorunsuz görünüyordu. Ancak ödül töreninden birkaç gün sonra ortadan kayboldu. Bir hafta boyunca okula gelmedi. Telefonlara yanıt vermedi. Sonunda izi bulundu. Ağır bir bunalım geçiriyordu. Rahatsızlığının adı Tükenmişlik sendromuydu.

Stefan, bir şirkette müdürdü. Yılın önemli bir bölümünü başka ülkelerde görevli olarak geçiriyordu. Son günlerde aşırı yorgunluk, bezginlik ve umutsuzluk belirtileri göstermeye başladı. Para kazanmayı, rahat yaşamayı anlamsız bulduğunu söylüyordu. Bir akşam eşi, onu boş gözlerle tavana bakarken buldu. Sorulara yanıt vermiyor, sürekli susuyordu. Saatler sonra dili çözülebildi. Artık işe gitmek, çalışmak istemiyordu. Eski zaman dervişleri gibi köşesine çekilip sadece düşünmek istiyordu. Şirketteki görevinden ayrıldı. Yalnızlığın kollarına bıraktı kendini. Onun da sorunu tükenmişlik sendromuydu.

Johan, emekli işçiydi. Ahmad, yaşamını sosyal yardım alarak sürdüren sığınmacıydı. Gabriella, üniversite öğrencisiydi. Üçünün de rahatsızlığı aynıydı. Kendilerini yorgun, bitkin ve işlevsiz hissediyorlardı. Onların tanıları da aynıydı: Tükenmişlik sendromu.

SİYASETE BİR YILLIK ARA

Adı bilinen ancak o güne dek fazla konuşulmayan bu sendrom, İsveç’in ırkçı partisi İsveç Demokratları’nın lideri Jimmie Akesson’un 2014’teki rahatsızlığıyla dillendirilmeye başladı. O da “yalnızlık sendromu”na yakalanmıştı. Irkçı partide başarılı bir liderdi. Aynı yıl girdiği seçimde milletvekili sayısını 20’den 49’a çıkarmıştı. Politik başarısına karşın mutsuzdu. Psikolojik bir boşluk yaşıyordu. Irkçı partinin politikalarıyla örtüşmeyen masum bir yüzü vardı. İçinde fırtınalar, kopmalar yaşıyordu. Liderlikte yükseldikçe sanki gizli bir el, onu ayaklarından tutup aşağıya doğru çekiyordu. Ve bir gün arkadaşlarına, kendisini bir paçavra gibi hissettiğini söyledi. Ani bir kararla siyasete bir yıl ara verdi, parti liderliğini Mattias Karlsson’a bıraktı. Ne politikanın çekiciliği ne de partisinin seçim başarısı onun içindeki tükenmişlik boşluğunu giderebildi.

Akesson, tedavi sürecinde ruhsal durumunu şöyle anlattı: “Seçimlerde daha çok milletvekili çıkarmamıza karşın, kendimi iyi hissetmiyordum. Siyasal başarı, içimdeki boşluğu ve tükenmişlik duygusunu gideremiyordu. Doktorlar, rahatsızlığımı tükenmişlik sendromu olarak tanımladılar. Partiden ve politikadan ayrılmam gerektiğine karar verdik. Seçim kampanyaları boyunca bana ve partime yönelik ağır ırkçılık eleştirileri; stresli, yorucu seçim gezileri; aile ortamından sürekli uzak kalmam ruhsal yapımı bozdu. Bir iç çöküntü yaşıyordum. Partideki görevimi sürdürmek, sağlığımın daha da bozulması anlamına gelecekti.”

GÖÇMENLERDE ARTIŞTA

Tükenmişlik sendromu, önlem alınmazsa ileri aşamalarda intihar eğilimlerini dahi tetikleyebiliyor. Güçlü ekonomik yapısına, rahat sosyal yaşam koşullarına karşın İsveç, intihar oranlarında dünyada en üst sıralarda yer alıyor. Alkol ve madde bağımlılığı, psikolojik sorunlar da intihar eğilimlerini körüklüyor. Sendrom, özellikle uyum sorunu yaşayan göçmenler arasında yaygınlık kazanıyor.

İskandinav sağlık kuruluşu Nordic Health Survey tarafından yılın ilk aylarında İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya’da yapılan bir araştırmada, bu ülkelerde tükenmişlik sendromu yaşayanların sayısında büyük artış gözlenmiş. Araştırma sonuçlarına göre İsveçlilerin yüzde 88’i, tükenmişlik sendromuna yol açabilecek olumsuz stres yaşıyor. Uzun süreli stres nedeniyle insanların yüzde 65’inde uyku problemi, yüzde 53’ünde korku ve kaygı (anksiyete), yüzde 45’inde iletişim problemi görüldü.

İngiltere’de doktorların mesleki kuruluşuna ait haftalık BMJ Tıp Dergisi’nde yayımlanan bir raporda ise 1971 ile 2019 arasında, 26 ülkede 1 milyon 700 bin kişinin sosyal, ekonomik ve kültürel nedenlerle intihar ettiği kaydedildi!

İntiharların büyük çoğunluğu, Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” romanını çağrıştırıyor. İskandinav ülkelerindeki intiharlar, genellikle kış aylarında ve pazartesi günlerinde oluyor. Ve ne yazık ki sonbahar ayları da adeta intiharların kuluçka dönemi. Sararan, yerde sürünen yaprakların hüznü, tükenmişlik sendromunu tetikliyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ