ALKOL VE KAFEİN TÜKETİMİ SINIRLANMALI
Çocuk düşünen çiftlerin nelere dikkat etmesi gerektiğine değinen Doç. Dr. Bozdağ, “Çiftlerin, bebek sahibi olmayı denemeden önce olabildiğince sağlıklı olmayı hedeflemeleri gerekir. Sağlıklı kiloda olmak, sigara içmemek, alkol ve kafein tüketimini sınırlandırmak ve düzenli spor yapmak, gebelik şansını artırır. Bu faktörler doğacak çocukların uzun vadedeki sağlığı için de önemlidir. Gebelik öncesinde çiftlerin genel sağlık durumu değerlendirilmeli, ailede bilinen genetik geçişli hastalıklara ve SMA hastalığına yönelik genetik taramalar yapılmalıdır. Günlük folik asit takviyesine gebe kalmadan 3 ay önce başlanmalı, gebeliğin ilk üç ayının sonuna kadar kullanılmalıdır. Anne adaylarının servikal smear testi ile rahim ağzı kanser taramasının yapılması, kızamıkçık ve diğer bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklık durumunun belirlenmesi, gerekirse aşılar ile eksik olan bağışıklığın sağlanması gebelik öncesi bakımın bir parçasıdır” diye konuştu.
KISIRLIK BELİRTİLERİNE DİKKAT
Kısırlıktan ne zaman şüphelenilmesi gerektiğinden bahseden Doç. Dr. Bozdağ, şu bilgileri paylaştı:
“Haftada 2-3 kez, korunma yöntemi kullanmadan cinsel ilişki yaşayan çoğu çift, bebek sahibi olmayı denediği ilk yıl içinde gebe kalır. 12 ay veya daha uzun süredir deniyor ve gebe kalamıyorsanız, doktorunuzla görüşmenin vakti gelmiştir. 35 yaşın üzerinde bir kadınsanız, 6 ay denemenin sonunda doktora başvurunuz. Eğer infertilite (kısırlık) probleminiz varsa, doktorunuz sizi tanı ve tedavi konusunda bilgilendirecektir. Dünya genelinde insanların yaklaşık yüzde 17'si kısırlık sorunu yaşamaktadır. Avrupa’da doğurganlık çağındaki 6 çiftten 1’i çocuk sahibi olmada zorluk yaşamaktadır. Hem kadın hem de erkeğe ait risk faktörleri eşit bir şekilde bu soruna neden olmaktadır.”
35 YAŞINDAN İTİBAREN HAMİLE KALMA ŞANSI AZALIR
Kadınların çocuk sahibi olmasında zorluk yaşamasına neden olan en önemli faktörün yaş durumu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Bozdağ, “Doğurganlık kadınlar için yaş ayrımı yapar. Kadınlar sahip olacakları tüm yumurtalarla dünyaya gelirler. Kadınların doğurganlığı, 35 yaşından itibaren büyük ölçüde azalır. 37 yaşından itibaren yumurtaların yüzde 90’ı tükenir. 30 yaşın altındaki kadınların her ay gebe kalma şansı yaklaşık yüzde 20’dir, 40 yaşındaki kadınların şansı yaklaşık yüzde 5’e düşer. Erkekler ergenlikten itibaren hayatları boyunca sperm üretirler, ancak yaş ilerledikçe sperm kalitesinde düşme görülür. Erkek 45 yaşın üzerindeyse düşük ve bebeklerde otizm gibi bazı durumların görülme riski artar” dedi.
ENFEKSİYONLAR DOĞURGANLIĞI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR
Bazı hastalıkların da doğurganlığı olumsuz yönde etkileyebileceğini belirten Doç. Dr. Bozdağ, “Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar (HIV ve genital tüberküloz dâhil), ergenlikten sonra kabakulak geçirmek, inmemiş testis, polikistik over sendromu, endometriozis, kanalların tıkanıklığı, adet döngüsü sorunları, bazı çevresel kirleticiler ve iş yerindeki kimyasallar, doğurganlığı olumsuz yönde etkileyebilir” şeklinde konuştu.
SAĞLIKLI YAŞAM GEBE KALMA İHTİMALİNİ ARTIRIR
Çocuk sahibi olmayı kolaylaştıran faktörlere dikkat çeken Doç. Dr. Bozdağ, “Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin, yumurtlamadan yaklaşık 5 gün önce başlayan ve yumurtlama gününü kapsayan verimli fertil dönemde sık cinsel ilişkiye girmesi gebelik şansını artırır. Sağlıklı yaşam stili, zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, gametlerin (yumurta ve sperm) sayısını ve kalitesini olumlu yönde etkiler, tedavi sonuçlarına olumlu katkısı ile gebe kalma olasılığını artırır. Çiftlerin birbirlerine sağladıkları psikolojik destek, gerekirse yardımına başvurulacak sağlık profesyonellerinin psikolojik desteği, tedaviye uyum ve yaşanacak sorunların üstesinden gelmede oldukça önemlidir” açıklamasında bulundu.
KISIRLIK TEDAVİSİ
Kısırlıkta uygulanabilecek tedavilerden bahseden Doç. Dr. Bozdağ, şunları söyledi:
“İnfertilite tedavileri nedene yöneliktir. Erkek infertilitesine neden olan sperm üretimindeki aksaklıklar, ilaç tedavileri veya cerrahi tedavilerle düzeltilebilirken, spermin dışarı atılması sorununa neden olan kanal tıkanıkları cerrahi işlem gerektirebilir. Kadın infertiltesinde ovulasyon (yumurtlama) sorunları ilaç tedavisi ile çözülebilirken, rahim ve tüplerin yapısal sorunları cerrahi tedavi ile düzeltilebilir. Yumurtlama sorunlarında hap veya iğne şeklinde kullanılan ilaçlar ile yumurta gelişimi sağlanır. Düzenli ilişki önerilerek gebelik olasılığı artırılır. Bir diğer tedavi yöntemi olan intrauterin inseminasyon (aşılama tedavisi) iki aşamadan oluşur. Birinci aşamada kadının yumurtalarının gelişimi doğal süreçte veya ilaç kullanılarak takip edilir. Yumurtlamanın sağlanmasını sonrası özel yöntemlerle hazırlan erkeğin spermi ince bir kateter yardımı ile kadının rahim içine bırakılır. Tüp bebek tedavisi ciddi erkek faktörü varlığında, kadında tüplerin tıkalı olduğu durumlarda, birçok tedaviye rağmen başarısız olmuş aşılama tedavileri sonrasında, ileri kadın yaşı veya düşük yumurtalık rezervi durumunda uygulanan bir tedavi yöntemidir.”
DHA