Gündem

Kaleiçi’nde satın aldığı arsanın altından tarih fışkırdı!

Kaleiçi’nde 2006'da Şeref Şimşek'in aldığı arazide Roma Dönemi’ne ait “Tanrılar Mozaiği”, “Madalyonlu Mozaik” ile Bizans Dönemine ait kilise olduğu düşünülen dini bir yapı bulundu.

Kaleiçi’nde satın aldığı arsanın altından tarih fışkırdı!
04-03-2025 15:08

Antalya’nın tarihi merkezi, Kentsel ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı statüsündeki Kaleiçi’nde 2006 yılında Şeref Şimşek tarafından satın alınan arazide Antalya Müze Müdürlüğü tarafından yapılan arkeolojik sondaj kazıları sonucunda Roma Dönemi’ne ait “Tanrılar Mozaiği”, “Madalyonlu Mozaik” ile Bizans Dönemi'ne ait kilise olduğu düşünülen dini bir yapı ortaya çıktı.

Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü bünyesinde görev yapan arkeolog Dr. Onur Kara “Böylesi bir figürlü mozaikli döşeme yapıya Antalya’da daha önce Perge Antik Kenti’nde yaptığım kazıda karşılaşmıştım” değerlendirmesinde bulundu. 

"YOL VE KANALİZASYON ÇALIŞMASINDA TEĞET GEÇİLMİŞ"

Kara, "Kaleiçi’nde karşınıza böylesi bir arkeolojik buluntu çıkabileceğini tahmin etmiş miydiniz?" sorusuna “Parselin bulunduğu alanın geçmişine bakıldığında, etrafında günümüze ulaşamamış, yanmış ya da yıkılmış Geç Dönem Rum Kiliseleri olduğunu biliyorduk. Kaleiçi’nde yakın Birkaç parsellerde de Roma dönemi kalıntılarına rastlamıştık. Dolayısı ile bu parsel özelinde de kazılara başladığımızda kalıntılarla karşılaşabileceğimizi bekliyorduk ancak figürlü mozaikler hepimiz için sürpriz oldu” yanıtını verdi. 

Alanda kazı çalışmalarının Antalya Müze Müdürlüğü’nden arkeolog Çaylan Ulutaş ve sanat tarihçi Meryem Değer tarafından doğudan başlatıldığını belirten Kara, “Önce Bizans Dönemi’nden kalan apsis ile karşılaştık. Apsis, bu coğrafyada her daim doğuya bakar ve bizdeki camilerde mihrap neyse bu unsur, yani apsis, kilisede odur. Daha sonra kilisenin devamını ortaya çıkarmak amacı ile kazılar batıya doğru genişletildi. Daha önce parselin yola cephe veren kısmında 70’lerde belediyenin fen işleri müdahalede bulunmuş, Müze denetiminde yapılan çalışmalarda modern bir çöplüğü ve bunun da altında , geometrik mozaiklere ait birkaç döşeme bulunmuş. Müze denetiminde çalışmalara tamamlanmış ve mozaiklerin üzeri basit konservasyon uygulamaları ile kapatılmış. Ancak o dönemde, yan tarafta açığa çıkarılmayı bekleyen figürlü mozaiklere hiç ulaşılamamış, bunları açığa çıkarmak Kent tarihine kazandırmak ve bilim dünyasına yayınlar ile tanıtmak bizlere nasip oldu” dedi.

Kara, Kaleiçi’nde karşılaştığı yapının benzerine Antalya Müzesi Müdürlüğü Başkanlığında yürütülen Perge Antik Kenti kazılarında da [JB-13] no.lu mekanda da rastlanıldığını kaydetti. 

“İphigenia Mozaiği” olarak literatürde tanınan döşemle heraketlendirilmiş yapıda, yine Kaleiçi biriminde olduğu gibi yer altına basamaklarla inilen bir düzenleye yapıldığı, bu ünitelere adak eşyalarını sunulmuş olduğu ve yapıların duvarındaki niş ile bütünlük kazandırılarak geç dönemde her iki yapının Bizans Döneminde “ayazmaya” çevrildiğine dikkati çekti. 

Alandaki en erken kalıntının Helenistik Dönem'e ait bir “Megara Kase” profili olduğunu kaydeden Kara, Roma Dönemi'nde alanda görkemli bir perystlli bir konut inşa edildiğini, söz konusu mozaikli döşemlere haiz mekanların, konutun kabul veya yemek salonuna ait bölümler olduğunu, kalıntılardan konut sahibinin zengin, zevk sahibi ve sanata düşkün bir kimse olduğu tahmin ettiklerini söyledi. 

PANO İÇİNDE MEDUSA BETİMİ DE BULUNDU

Alanda bulunan mozaikler sadece süsleme değil, aynı zamanda dönemin sosyal ve inanç sistemine de ışık tutuyor. Konukların evin içine girdiklerinde sergilenen zenginliğe nazar etmemeleri hususunda uyarıldıklarının varsayıldığını belirten Kara, bu amaçla ziyaretçileri öncelikle “Madalyonlu Mozaik” içindeki Medeusa’nın karşıladığını belirtti. 

Kara sözlerini şöyle sürdürdü:

"Akabinde, yapının en özel birimine, tabanda figürlü mozaiklerin hareketlendirdiği ana salon düzenlemesinin bulunduğu birime geçilmektedir. Bu kısımdaki figürlü mozaikler, yine ziyaretçilerin ilk bakışta dikkatini çekmek istercesine kuzeye dönük olarak konumlandırılmıştır.  Sırası ile   Apollo, Asklepios, Hygeia ve Leda gibi Helen mitolojinden tanınan betimlerin aktarıldığı mozaik, konut sahibinin sanata, sağlığa verdiği önemi yansıtmaktadır, yorumunu yaptı. Mozaiklerin karşısında bulunan çeşmenin ve havuzun ise halihazırda estetik olan yapıya fazladan prestij sağladığını, Antalya yazlarında konutta bulunanların serinlemesini dönük olduğu düşünülüyor."

KİLİSE VE MEZARLARA DÖNÜŞEN BİR YAPI

Kazılarda duvarların arasına alınmış kandiller ve gözyaşı şişeleri gibi ritüel eşyalardan yapının belirli birilerinin zaman içinde kiliseye içine alındığını söyleyen Kara, tonozlu birimler içinden gelen mezarların da ruhban sınıfına ait olduğu tahminini yürütüyor.

Kilisenin, Bölgenin genelinde izlendiği üzere devam eden süreçte Arap akınları sonucunda sarsılan siyasi otoritenin zayıflamasına bağlı olarak zayıflamış olabileceği, nüfusun da sürece paralel olarak azalmasına müteakiben Kilisenin terk edilmiş olabileceğini vurgulayan Kara, Selçuklu Dönemi'ne ait seramik parçalarının, özellikle Kubad Abad Sarayı’ndan tanınan çini panolarına ait parasının yakın benzerinin ele geçirilmiş olmasını fevkalade önemsediklerini belirtti. Seçilmiş eserler arasında 16. yüzyıla ait buldukları minyatür şamdanın Osmanlı Dönemi'ni temsil ettiğini belirten araştırmacı, üst kotlardan gelen çok sayıdaki etnografik nitelikteki pipoların, parselin yakın geçmişte kıraathane olarak kullanılmış olabileceğine işaret etti.   

Böylesi çok kültürlü, katmanlı bir dokuya arkeolojik açıdan sadece Akdeniz Çanağı’nda rastlanabileceğini vurgulayan Kara, bu mirasın büyük bir zenginlik olduğunun ve kıymetinin bilinmesi gerektiğinin altını çiziyor. 

15 ODALI BUTİK MÜZE-OTEL YAPILACAK

Kazı alanı, 2006 yılında Şeref Şimşek tarafından, alanı daha önce yatırım amaçlı satın alan ancak imar planlarından dolayı inşaat izni çıkmadığı için satmaya karar veren bir yatırımcıdan satın alınıyor. 2019 yılında belediyede imar planları değişip, inşaat yapmanın önündeki engel kalkınca, Şeref Şimşek mevzuat doğrultusunda Müze Müdürlüğü ile protokol imzalıyor. 

1 yıl boyunca alanda yapılan kazılarda ortaya çıkan buluntular karşısında heyecanlandığını söyleyen Şimşek, Antalya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun hazırlanan mimari projeyi onayladığını, belediyeden de ruhsat izni çıkar çıkmaz alanda 15 odalı bir butik otel ve restoran inşa etmeyi planladıklarını belirtti.

Şimşek yapının tasarımının, tarihi dokuyla uyumlu şekilde gerçekleştirileceğini ve arkeolojik kalıntıların cam zeminlerle korunarak sergileneceğini söyledi. “Bu buluntular karşısında şaşkınlık içindeyim, burası gerçek bir zaman kapsülü gibi” diyen Şimşek, otelin adını da keşfedilen eserlerden ilham alarak koyacağını belirtti.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ