YÜRÜYEREK PARİS’E GİTTİ
Louis Vuitton, markanın arkasındaki isim, 1821 yılında Fransa'nın Jura bölgesindeki Anchay köyünde doğdu. Sadece 16 yaşındayken, iş bulmak için köyünden ayrıldı. Hayallerinin peşinden, yaya olarak Paris'e gitti. Yıl 1837’ydi.
İrili ufaklı yerlerde çalıştı. Ancak onun için dönüm noktası 1854 yılı oldu. Louis Vuitton kendi adını taşıyan şirketini kurdu ve yüksek kaliteli, el yapımı sandıklar ve valizler üretmeye başladı. O dönemde seyahat, sadece seçkinlerin özgürce yaşayabildiği bir lükstü. Vuitton'un yenilikçi tasarımları zenginlerin seyahat deneyimlerine başka bir boyut kattı. Düz üst kapaklı sandıkları, mükemmel detaylara sahip olarak sadece pratik değil aynı zamanda şıklık ve dayanıklılık konusunda nam saldı.
Louis Vuitton'ın en kalıcı miraslarından biri, ikonik monogram deseni oldu. Bu desen, 1896 yılında Louis'un oğlu Georges Vuitton tarafından tasarlandı. Desen LV harfleri, katlanmış dört yapraklı çiçekler ve geometrik şekilleri içeriyordu. Bu yenilikçi desen, taklitleri önlemek amacıyla tasarlandı.
ÜNÜ DÜNYAYA YAYILDI
Markanın kalite ve zanaat konusundaki ünü kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. Louis Vuitton, 1885 yılında Londra'da ilk mağazasını açtı ve 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde markanın dünya genelinde büyük şehirlerde bir şubesi vardı. Paris'teki meşhur Champs-Élysées mağazası 1913’te açıldı ve lüksün bir sembolü haline geldi.
ÜRÜN YELPAZESİNİ GENİŞLETTİ
Yıllar içinde Louis Vuitton, seyahat odaklı bir markadan tam teşekküllü bir moda gücüne dönüştü. 1997 yılında Marc Jacobs ilk kreatif direktör olarak atandı ve markaya yeni bir perspektif getirdi. Onun liderliği altında, Louis Vuitton hazır giyim ve aksesuarları tanıtarak valizler ve deri ürünlerinin ötesindeki ürün yelpazesini genişletti.
Louis Vuitton, yaratıcı işbirlikleri ile de ön plana çıktı. Stephen Sprouse, Takashi Murakami ve Jeff Koons gibi sanatçılarla yapılan işbirlikleri, lüks modanın sınırlarını zorladı. Bu işbirlikleri, sanat ile moda arasındaki önemli bir köprü kurdu.
patronlardunyasi.com