Teknoloji

Parmaklar uzun süre suya maruz kalınca neden buruşur?

Neredeyse 90 yıl önce çocuk felci hastaları üzerinde yapılan bir çalışma, bilim insanlarına ilk büyük ipucunu verdi.

Parmaklar uzun süre suya maruz kalınca neden buruşur?
10-04-2025 19:39

“Parmaklarım neden böyle buruştu?” Bu soru banyo zamanı gelen çocukların, yüzme derslerinde öğrencilerin ve uzun süre hamamda kalan yetişkinlerin kafasını kurcalayan bir soru. Bilim insanları bir zamanlar bu buruşuklukların, parmakların sırılsıklam olduktan sonra sünger gibi şişmesinden kaynaklandığını düşünmüş. Böyle buruşukluklar meydana getirmesi için parmaklarımızın boyutlarının büyük oranda artması gerekirdi. Ancak cevap, ciltten ziyade sinirlerimizle ilgili.

KILSIZ CİLDİN SIRRI

Populer Science Türkçe'nin aktardığına göre Chicago Cilt Kliniğinde çalışan dermatolog Danilo Del Campo, avuç içlerimiz ile ayak tabanlarımızdaki cildimizin benzersiz olduğunu söylüyor. Derinin bu kısmına kılsız cilt deniyor. Etrafımızı hissetmede zaruri bir rol oynayan bu kılsız yüzey, cildimizden gelen sinyalleri beynimizin okuyabildiği elektriksel gerilimlere dönüştüren reseptörler ile dolu.

Kılsız cilt sadece insanlara özgü değil. Yıldız burunlu köstebeğin etrafını algılamak için kullandığı o sıra dışı çıkıntıları ve ornitorengin üst gagasını da meydana getiriyor. Farelerdeki kılsız cilt üzerinde yapılan bir analiz, kılsız ciltteki hızlı iletimli sinirlerin yavaş iletimli sinirlere olan oranının kıllı cilde göre üç kat daha fazla olduğunu göstermiş.

Northwestern Tıp kurumunda çalışan dermatolog Lauren Taglia, klinik tedavi uzmanlarının bu algılayıcı dolu kılsız cildin benzersiz yapısının buruşuk ciltle bir ilgisi olabileceğini ilk olarak bir asır kadar önce yapılan bir çalışmada fark ettiklerini söylüyor. 1936 tarihli bir makalede Sör George White Pickering ve Thomas Lewis, çocuk felcinin sebebiyet verdiği sinir hasarı olan kişilerde buruşukluğa karşı önemli miktarda dayanıklı olan parmakların bulunduğu vaka çalışmaları bildirmiş.

Bu hastaların koldan aşağı doğru uzanan ve el ile ön kola motor ve duyusal bağlantılar sağlayan orta sinirinde sürekli bir hasar var. Bu sinir, sempatik sinir sisteminde önemli bir bağlantı oluşturuyor.

SAVAŞ YA DA KAÇ TEPKİSİNİN BAŞARISIZLIĞA UĞRAMASI

Sempatik sinir sistemi vücudumuzu fiziksel eyleme hazırlıyor. Kalpte pompalama oranını ve kasılma kuvvetini artırıyor. Aynı sistem gözde göz bebeğini genişletiyor ve daha fazla ışığın girmesine olanak sağlıyor. Bu işlevlere genelde “savaş ya da kaç” tepkileri deniyor. 1970’lerde yürütülen bir araştırmada, orta sinirdeki bu sempatik bağlantıların uğradığı hasarın buruşmayı durdurduğu belirlendi. Bu tip sinir hasarlarının belirlenmesinde, eli sıcak suya daldırmanın önemli bir test olduğu kabul edildi.

Fakat sempatik sinir sisteminin parmakları nasıl buruşturduğu 2003 yılında yapılan bir çalışmaya kadar belirlenemedi. Bu çalışmada araştırmacılar, ellere giden kan akışının suya daldırmadan sonra nasıl değiştiğini incelediler. Parmak buruşmasına, kan akışındaki ani bir düşüş eşlik etti. Bu azalışın sebebi, sempatik sinir sisteminin eldeki damarların çapının azalmasına yol açarak damar büzülmesi denen bir işlem meydana getirmesi.

Söz konusu çalışmalarda, parmak buruşmasının nasıl işlediği detaylarıyla gösterilmiş. Geriye sadece bir soru kalmış: Neden böyle bir şey oluyor?

Parmak buruşukluklarını kavramak

Bilim insanları bu soruyu 2021’de yapılan bir çalışmaya aydınlığa kavuşturdu. Manchester Metropol Üniversitesinde çalışan araştırmacı Nick Davis, İngiliz Bilim Müzesinde bir deney düzenledi. Davis, müzeyi ziyaret edenlerin ıslak ve kuru nesneleri kavrama kabiliyetini değerlendirdi. Ardından, bu kişilerden ellerini sıcak suya daldırmalarını istemiş. Parmakları buruştuğunda, kavrama kabiliyetlerini yeniden test etti.

Duş sırasında şampuan şişesini kavrama mücadelesi veren herkes, ıslak nesneleri tutmak için kuru nesneleri tutmaktan daha fazla güç gerektiğini bilir. Davis’in analizi, buruşuk parmakların ıslak nesneleri ıslak ama buruşmamış parmaklardan daha kolay kavradığını gösterdi. “Evrimsel yönden konuşursak” diyor Taglia, “belki de atalarımız için sudaki balıkları yakalama noktasında bir avantaj oluşmuştu.” Ayakkabısı olmayan atalarımızın, buruşuk ayaklarıyla akar su veya nehirlerden kaymadan geçmiş olabileceklerini de belirtiyor bilim insanı.

Evrimin binlerce yıl önce inşa ettiği bir özelliğin bugün tıbbi teşhislere fayda sağlaması talihli bir tesadüf. Del Campo sözlerini şöyle sonlandırıyor:

“Cildin bütün vücuda pencere olduğunu söyleyebiliriz.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ