Gündem

TC CumhurbaÅŸkanlığı Ä°letiÅŸim BaÅŸkanı Altun “Stratcom Summit 2024″ün açılışında konuÅŸtu

TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun,

TC CumhurbaÅŸkanlığı Ä°letiÅŸim BaÅŸkanı Altun “Stratcom Summit 2024″ün açılışında konuÅŸtu
13-12-2024 19:39

TC CumhurbaÅŸkanlığı Ä°letiÅŸim BaÅŸkanı Fahrettin Altun, “Krizlerin çözümünde uzlaÅŸtırıcı ve istikrarlaÅŸtırıcı bir güç olarak Türkiye, dün olduÄŸu gibi bugün de bölgesel ve küresel sorunların çözümünde güçlü bir müttefik, belirleyici bir aktör ve küresel sorunların çözümü noktasında gerçekten bir kutupbaşı olacaktır.” dedi.

Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Rixos Tersane İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi 2024'ün (Stratcom Summit 2024) açılışında yaptığı konuşmada, Stratcom'un stratejik iletişim alanında küresel çekim merkezine dönüştüğünü ve dünyadaki stratejik iletişimin duayenlerinin buluşma noktalarından biri haline geldiğini söyledi.

Forumun bu yılki temasının “Ä°letiÅŸimde Yapay Zeka: EÄŸilimler, Tuzaklar ve Dönüşüm” olduÄŸuna iÅŸaret eden Altun, yapay zekanın günümüzün iletiÅŸim eko-sisteminin yadsınamaz bir gerçeÄŸi olduÄŸunu, forumda bunun üzerinde duracaklarını ve analiz edeceklerini kaydetti.

Yapay zeka teknolojilerine yapılan yatırımların günden güne arttığını belirten Altun, küresel teknoloji şirketleri, start-uplar, üniversiteler ve hükümetlerin yapay zeka çalışmalarına milyarlarca dolarlık fonlar ayırdığını kaydetti.

Yapay zeka yatırımlarının 200 milyar dolara yaklaştığını ve bu yatırımların günden güne arttığına dikkati çeken Altun, sağlıktan finansa, eğitimden e-ticarete, mal üretiminden askeri alanlara ve medya-iletişime kadar birçok sahada yapay zeka çalışmalarının hız kazandığını anlattı.

Altun, iletişim ve medya sektörüne bakıldığı zaman yapay zekanın büyük veri analizinde, kullanıcı deneyimlerinin ölçülmesinde ve içerik üretimi konularında yoğun olarak kullanılmaya başladığını kaydederek, şöyle devam etti:

“Bu sürecin içerisinde kullanıcılar da var. Kullanıcılar da giderek aktifleÅŸiyor. Yapay zeka modelleri ve yapay zeka ajanları marifetiyle sürecin içerisinde kullanıcılar doÄŸrudan rol almaya baÅŸladı. Yapay zeka tarafından üretilen sentetik içeriklerin internet üzerindeki varlığı da günden güne artıyor ve bu içeriklerle sentetik kimlikler, hatta sentetik medyalar, mecralar oluÅŸturuluyor. Yapılan araÅŸtırmalar 2024 yılı itibarıyla dünya genelinde 500 milyondan fazla insanın, yapay zeka tabanlı uygulamaları aktif olarak kullandığını ortaya koyuyor. Yine 2024 yılı itibarıyla tüm dijital içeriklerin yaklaşık yüzde 15'inin yapay zeka tarafından üretildiÄŸini görüyoruz, ki bu veri de son derece çarpıcı bir veri olarak karşımızda bulunuyor.”

Bugün, sadece iletişim ve bilişim alanında değil, hayatın her alanını muhasara altına alan bir yapay zeka teknolojisiyle ve bunun getirdiği dönüşümlerle karşı karşıya olduklarına işaret eden Altun, elbette ki her büyük dönüşüm ve yol ayrımının sancılı olduğunu kaydetti.

Altun, yapay zekayla birlikte tanıklık ettikleri sistem dönüşümlerinin bir yandan toplumsal alanda yeniden yapılandırmaları beraberinde getirdiğini, öte yandan derin bir huzursuzluk ve hatta kaosa yol açabildiğini, en azından huzursuzluk ve kaos duygusunu yükselttiğini dile getirdi.

Hiç kuşkusuz her teknolojik yenilik gibi yapay zekanın da bünyesinde fırsatları, meydan okumaları, riskleri, tehditleri barındırdığını belirten Altun, bu fırsatlardan insanlığın hayrına çıktılar üretmek ve riskleri de insanlık olarak yönetmek zorunda olduklarını kaydetti.

Altun, toplumsal süreçlerden bağımsız bir teknolojiden söz edilemeyeceğini, her yeni icadın, her bilimsel gelişmenin toplumsal gerçekliklerden neşet ettiğini dile getirdi.

Teknolojinin özne, insanın nesne olduÄŸu bir anlayışın tarih ve toplum karşıtı bir teknolojik determinizm ürettiÄŸine ve bunun sorunlu bir yaklaşım olduÄŸuna iÅŸaret eden Altun, bu anlayışın iki formunun olduÄŸunu, bunlardan birincisinin “teknofobi”, ikincisinin ise “teknofili” olduÄŸunu söyledi.

Altun, her iki anlayışın da teknoloji-toplum, teknoloji-kültür ve teknoloji-insan iliÅŸkilerini açıklamaktan uzak olduÄŸunu belirterek, “teknofobi” ve “teknofili” anlayışları yerine insanlığın tarihsel birikimini, kültürel zenginliÄŸini, toplumsal varoluÅŸunu ve entelektüel müktesebatını merkeze koyarak, cesur ve fakat ihtiyatlı bir yaklaşımla yapay zeka teknolojilerini ele almaları gerektiÄŸini ifade etti.

Bu sürecin ciddi meydan okumaları beraberinde getirdiğini belirten Altun, yapay zeka başta olmak üzere, iletişim teknolojilerinde meydana gelen baş döndürücü gelişmelerin sadece bilginin üretimini ve dolaşım hızını etkilemediğini, aynı zamanda sistematik dezenformasyonları ve mezenformasyon bombardımanını da derinleştirdiğini dile getirdi.

Altun, bütün insanlığı tehdit eden dezenformasyon yağmurunun, demokrasi krizlerine, bireysel özgürlüklerin kısıtlanmasına, toplumsal korku ikliminin yükselmesine, bilgi kirliliğine, siyasal, toplumsal kutuplaşmalara ve nefret söylemlerinin yükselmesine neden olduğunu söyledi.

Dahası dezenformasyonun bir hakikat krizini beraberinde getirdiğini belirten Altun, hakikat krizinin temelinde, yalanın sıradanlaşması ve hakikatin önemsizleşmesinin yer aldığını dile getirdi.

– “Daha etkili dezenformatif içerikler üretiliyor”

Bu krizin mevcut yapay zeka teknolojileriyle daha da derinleştiğini vurgulayan Altun, şunları kaydetti:

“Bugün artık, sadece tek tuÅŸla anında sentetik olarak tanımlanan içerikler oluÅŸturulabiliyor ve bu içerikler sosyal aÄŸlar üzerinden hızla yayılıyor. Deepfake teknolojisi sayesinde, video ve ses kayıtları kolaylıkla gerçeÄŸe yakın ÅŸekilde manipüle edilebiliyor, daha etkili dezenformatif içerikler üretiliyor. Yapay zeka eliyle üretilen yalan ve dezenformatif içerikler, ulusal düzlemde olduÄŸu kadar uluslararası düzlemde de toplumlar arasındaki kutuplaÅŸmayı derinleÅŸtiriyor, körüklüyor. Bunu fırsat bilen, tabiri caizse dijital nefret merkezleri, ırkçılık, yabancı karşıtlığı, Ä°slam düşmanlığı, nefret söylemi gibi yıkıcı fikirlerle topluma yayıyor, bu fikirlerle toplumlar ifsat edilmeye çalışılıyor.”

Yapay zeka teknolojilerinin, mevcut haliyle, ne yazık ki haklının deÄŸil güçlünün çıkarlarına göre konumlandırıldığını dile getiren Altun, “Yapay zeka teknolojileri, sınıflar ve uluslararasındaki adaletsizliÄŸi, küresel adaletsizliÄŸi artırıyor. Oysa ki günümüzdeki biliÅŸsel teknolojik ilerlemeler küçük bir grubun, imtiyazlı bir grup giriÅŸimcinin, yatırımcının zenginleÅŸmesine yahut küresel sömürü iliÅŸkilerinin kökleÅŸtirmesine hizmet etmemeli. Onun yerine insanların, toplumların, kültürlerin özgürleÅŸmesine, kökleÅŸmesine hizmet etmeli. Biz buna inanıyoruz ve diyoruz ki gelin hep birlikte bu platformlar vesilesiyle el birliÄŸiyle çalışalım.” ifadelerini kullandı.

Altun, bugün dünyanın, bütün insanlığın çok ciddi krizlerle, meydan okumalarla karşı karşıya olduÄŸunu belirterek, “SavaÅŸlardan düzensiz göçlere, küresel terörizmden soykırım giriÅŸimlerine, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinden gıda krizlerine kadar son derece karmaşık sorunlar yumağıyla karşı karşıyayız. Åžu da çok açık ki, bizim küresel sorunlar karşısında küresel iÅŸbirliklerine ihtiyacımız var. Biz, Türkiye olarak küresel sorunlar karşısında küresel iÅŸbirlikleri geliÅŸtirme arayışındayız, çabamız bu yönde. Bu çerçevede tüm müttefiklerimizle birlikte yeni Ä°ÅŸbirliÄŸi alanları inÅŸa etmek için yoÄŸun bir çaba sarf ediyoruz.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

– “Türkiye'nin dünya siyasetine nasıl etki ettiÄŸini gözler önüne sermektedir”

Nitekim bu işbirliği anlayışıyla, bölgede ve dünyada cereyan eden kriz ve çatışmaların çözümünde hep barıştan ve adaletin tesisinden yana bir tavır takındıklarını kaydeden Altun, şöyle konuştu:

“Ä°ki gün önce Etiyopya ve Somali arasında imzalanan Ankara AntlaÅŸması, ülkemizin bu yöndeki çalışmalarının, CumhurbaÅŸkanımız Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın barış diplomasinin en son ve somut örneklerinden biri olduÄŸu gibi aynı zamanda Türkiye'nin dünya siyasetine nasıl etki ettiÄŸini, sadece Orta DoÄŸu, Balkanlar, Kafkasya ve Karadeniz jeopolitiÄŸini deÄŸil, Afrika jeopolitiÄŸini de etkileyen önemli bir küresel oyuncu olduÄŸunu da gözler önüne sermektedir. Türkiye'nin uzlaÅŸtırıcı ve çözüm odaklı yaklaşımı, Afrika bölgesinde, bölgedeki istikrarın artmasına katkı sunmakta, aynı zamanda küresel düzeyde diplomatik etkinliÄŸini ve güvenilirliÄŸini de pekiÅŸtirmektedir. Bu çerçevede Türkiye yine, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda, her iki tarafla yapıcı diyaloÄŸunu sürdürdü, sürdürüyor ve onurlu bir barışın kaybedeni olmaz yaklaşımıyla, bu ÅŸiarla hareket ediyor, bölge, dünya barışına katkı saÄŸlamaya gayret ediyor.”

Altun, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın öncülük ettiÄŸi Tahıl AnlaÅŸması'nın milyonlarca insanı etkileyecek açlık tehdidinin bertaraf edilmesine vesile olduÄŸunu ve CumhurbaÅŸkanı'nın bu anlaÅŸmanın yeni formlarını hayata geçmesi için gayret sarf etmeye devam ettiÄŸini belirterek, “Bir baÅŸka kriz… Bugün insanlığın kanayan yarası Gazze'de sürdürülen soykırımın son bulması için, insani yardımların yapılabilmesi, ÅŸartsız ve sürekli ateÅŸkesin tesis edilebilmesi için yine Türkiye Sayın CumhurbaÅŸkanımızın liderliÄŸinde yoÄŸun diplomatik çabalar sarf ediyor. Ä°srail'in savaÅŸ suçları sebebiyle uluslararası mahkemelerde yargılanması ve Ä°srailli yetkililer aleyhinde kararlar çıkartılması noktasında da, sunduÄŸumuz delillerle sürece katkıda bulunuyoruz. Bu baÄŸlamda Ä°srail'in Gazze'de, Filistin'de sebep olduÄŸu zulümleri perdelemek için baÅŸvurduÄŸu dezenformasyon yöntemlerini boÅŸa çıkarmaya, Ä°srail yalanlarını ortaya sermeye yönelik yoÄŸun çaba harcadık, harcamaya da devam ediyoruz.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

İletişim Başkanı Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yine son günlerde sıcak geliÅŸmelere sahne olan Suriye'de Türkiye, CumhurbaÅŸkanımız Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın ifadesiyle, 13 yıldır tarihin doÄŸru tarafında durmuÅŸtur. Bugün, Sayın CumhurbaÅŸkanımızın güçlü liderliÄŸiyle Suriye'de nasıl tarihin doÄŸru tarafında durduÄŸumuz bütün dünya tarafından açık ve net bir ÅŸekilde görülmüştür. Ãœlkemiz, milyonlarca Suriyeliye ev sahipliÄŸi yapmış, Suriye'de mazlumun yanında, zaliminse karşısında durmuÅŸtur. Bugüne kadar olduÄŸu gibi bundan sonra da Türkiye olarak Suriye'nin ve Suriyeli kardeÅŸlerimizin barış ve huzur içinde yaÅŸaması için elimizden geleni yapmaya devam edeceÄŸiz. Åžunu tekrar, güçlü bir ÅŸekilde vurgulamak istiyorum. Biz ÅŸuna inanıyoruz, Suriye Suriyelilerindir. Suriye üzerinde yapılacak siyasi, coÄŸrafi ve etnik mühendislik giriÅŸimlerini dün kabul etmediÄŸimiz gibi bugün de kabul etmiyoruz yarın da kabul etmeyeceÄŸiz. 911 kilometre kara sınırımız, uzun yıllara sari kardeÅŸlik ve komÅŸuluk hukukumuz olan Suriye'de adaletin, barışın, huzur ve refahın yanında, emperyal giriÅŸimlerin, ülkemizin güvenliÄŸini tehdit eden terör yapılarının net bir ÅŸekilde karşısında duracağız. Ä°stikrarın yanında olacağız, terörün karşısında olacağız ve bu tavrımızı güçlü bir ÅŸekilde sürdüreceÄŸiz. Krizlerin çözümünde uzlaÅŸtırıcı ve istikrarlaÅŸtırıcı bir güç olarak Türkiye, dün olduÄŸu gibi bugün de bölgesel ve küresel sorunların çözümünde güçlü bir müttefik, belirleyici bir aktör ve küresel sorunların çözümü noktasında gerçekten bir kutup başı olacaktır.”

Türkiye'nin bunların yanında yapay zeka alanında da güçlü yatırımlar yaptığını ve bu alanda da iddialı bir aktör olarak öne çıktığını dile getiren Altun, “Türkiye, ürettiÄŸi Ulusal Yapay Zeka Stratejisi ile sürdürülebilir bir yapay zeka ekosistemiyle, küresel ölçekte deÄŸer üreten bir konuma gelme arayışı içerisindedir. Bu baÄŸlamda ürettiÄŸimiz ulusal yapay zeka stratejisi, yapay zeka uzmanları yetiÅŸtirmek ve bu alanda istihdamı artırmak, araÅŸtırma, giriÅŸimcilik ve yenilikçiliÄŸi desteklemek, kaliteli veriye ve teknik altyapıya eriÅŸim imkanlarını geniÅŸletmek, sosyoekonomik uyumu hızlandıracak düzenlemeleri hayata geçirmek, uluslararası düzeyde iÅŸbirliklerini güçlendirmek, yapısal ve iÅŸ gücü dönüşümünü hızlandırmak adına çok ciddi hedefler ortaya koymuÅŸtur ve bu hedefleri hayata geçirmek için yoÄŸun bir çaba sarf etmektedir.” ifadelerini kullandı.

Altun, Ulusal Yapay Zeka Strateji Belgesi uygulama döneminin sonu olan 2025 yılında Türkiye olarak, yapay zeka alanının gayri safi yurt içi hasılaya katkısını yüzde 5'e yükseltmek, yerel ekosistemin geliştirdiği yapay zeka uygulamalarının kamu alımlarında önceliklendirilerek ticarileşmesine destek olmak, uluslararası kuruluşların güvenilir ve sorumlu yapay zeka ile sınır ötesi veri paylaşımı alanındaki düzenleme çalışmalarına ve standartlaşma süreçlerine aktif olarak katkı vermek ile uluslararası yapay zeka endekslerindeki sıralamalarda Türkiye'nin ilk 20 ülke arasında yer almasını sağlamak arzusunda olduklarını söyledi.

– “Ä°letiÅŸim BaÅŸkanlığı, Anadolu Ajansı, TRT ve Basın Ä°lan Kurumu gibi kurumlarımızla dezenformasyonun deÄŸil, hakikatin hükümferma olması için çalışıyoruz”

Türkiye'nin yapay zeka konusunda belirlediği strateji ve vizyonun, bu teknolojilerin sadece ekonomik ve ticari boyutuna odaklanmamakta olduğuna işaret eden Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yapay zeka stratejimiz, yapay zeka kaynaklı yaÅŸanan sosyoekonomik dönüşümde toplumun, kültürün ve insani deÄŸerlerin muhafazasını da temin etmeyi içermektedir. Biz bir taraftan Sayın CumhurbaÅŸkanımız liderliÄŸinde küresel adalet mücadelesi verirken, diÄŸer taraftan küresel alanda bir hakikat mücadelesi veriyoruz ve bu hakikat mücadelesi içerisinde adalet çaÄŸrısı yapıyoruz. Nasıl ki daha adil bir dünya mümkün diyorsak, daha adil bir medya-iletiÅŸim ekosistemi de mümkündür diyoruz. Bunun için yapay zeka teknolojilerinin daha adil bir ÅŸekilde kullanılması çaÄŸrısında bulunuyoruz. Algoritmaların daha adil bir ÅŸekilde varlık göstermesi çaÄŸrısı yapıyoruz.”

Altun, Türkiye'nin her geçen gün önem kazanan jeopolitik konumunu da siber gücü artırarak geliÅŸtirme peÅŸinde olduklarını ifade ederek “Bu süreçte en önemsediÄŸimiz konulardan biri veri mahremiyetidir. Bu baÄŸlamda yapay zeka modellerinin hırçın veri politikalarına karşı kendi bulut stratejimizi tesis etmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda, dezenformasyonla mücadeleyi kurumsallaÅŸtırıyor, bunu bir politika alanı olarak belirliyoruz. Bu faaliyetlerimizle Türkiye olarak, Ä°letiÅŸim BaÅŸkanlığı, Anadolu Ajansı, TRT ve Basın Ä°lan Kurumu gibi kurumlarımızla yalanın ve dezenformasyonun deÄŸil, doÄŸru bilginin ve hakikatin hükümferma olması için çalışıyoruz.” diye konuÅŸtu.

Fahrettin Altun, Türkiye olarak, tüm bu çalışmalarıyla hem ulusal hem de uluslararası düzlemde bir hakikat mücadelesi verdiklerini belirterek, şunları kaydetti:

“Hakikat demokrasimizin de siyasal tahayyülümüzün de hülasa müreffeh ve adil bir gelecek tasavvurumuzun da temelidir. Hakikate sadakat olmadan, hakikati iletiÅŸimin ve uluslararası sistemin merkezine koymadan bunların hiçbirini yapamayız. Türkiye olarak, CumhurbaÅŸkanımız Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın küresel adalet mücadelesinden aldığımız ilhamla, vicdan, adalet ve hakikati merkeze koyacağız ve bu yaklaşımda küresel bir stratejik iletiÅŸim anlayışının kurumsallaÅŸması için elimizden gelen bütün gayreti göstereceÄŸiz.”

Altun, forumun küresel hakikat ve adalet mücadelesine katkı sağlamasını, insanlık için barış ve huzur getirmesini dileyerek katılımcılara teşekkür etti.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÃœMÃœ