İstanbul Çekmeköy’de geçen şubat ayında Emine Ülkü Araz, kendisini rehin alan evli olduğu Hakan Araz tarafından öldürüldü. Araz’ın eşini öldürmesine ilişkin “tasarlayarak yakın akrabayı öldürme, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma, cebir tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan ve Emine Ülkü Araz’a hayattayken şiddet uyguladığı iddiasına ilişkin açılan “kadına karşı basit yaralama” suçundan yargılandığı iki dava bulunuyor. Araz’ın cinaylete ilişkin yargılandığı dava cuma günü görülecek.
Cumhuriyet’e konuşan Araz ailesinin ve Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarından Özge Fındık, “İki dosya var, biri kadın cinayeti biri de Ülkü’nün hayattayken şiddet nedeniyle şikâyetçi olduğu dosya. Sanık cinayet dosyasına ilişkin ‘Ülkü beni aldattığını söyledi, gözüm döndü onu vurdum’ ifadeler kullandı. İndirime yönelik şeyler söyledi ama bunun suçtan kurtulmaya yönelik soyut ifadeler olduğunu belirttik” dedi.
‘ÜZÜCÜ AMA ŞAŞIRTICI DEĞİL’
Emine Ülkü Araz’ın sığınma evi geçmişi olduğuna değinen Fındık, “Sanık, Emine Ülkü Araz’ın kaldığı yere ilişkin bilgileri yasadışı yollardan edinmiş, bu bilgiye sahibiz. Dolayısıyla Ülkü çok kez bu gibi girişimlerle yaşamını ayırma yönündeki iradesinden vazgeçirilmiş, bunu anlıyoruz. Aslında bütün kadın cinayeti dosyalarında karakteristik olan bir şey. Kadının ekonomik özgürlüğü yok. Bunlar o şiddet dolu yaşamdan kurtulmasını engelliyor. Bir de kadın cinayetlerinde karşı taraf namustan, incinen erkeklik gururundan bahsediyor. Bu şaşırdığımız bir şey değil. Maalesef çok üzücü ama şaşırtıcı değil. Çünkü toplumda bu yönde bir savunma yapılırsa sanığın haklı görülebileceği gibi bir kanı var” ifadelerini kullandı.
