Ekonomi

Eski MMO Başkanı Torun, Amasra faciası üzerinden madenlerdeki ‘özelleştirme’yi anlattı

Amasra raporuna göre özelleştirme uygulamaları, havza madenciliğinden vazgeçilmesi, denetim eksikliği, örgütlenme sorunları, siyasi etkiler facianın ana nedenleri arasında.

Eski MMO Başkanı Torun, Amasra faciası üzerinden madenlerdeki ‘özelleştirme’yi anlattı
15-09-2024 05:09

Bartın Amasra’daki Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait yeraltı kömür işletmesinde, Ekim 2022’de meydana gelen grizu patlaması sonucu 43 işçi öldü. Dava süreci halen devam ediyor. Eski Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun ise “Bir Facianın Anatomisi” başlıklı rapor hazırlayarak bu tesis üzerinden kömür madenciliğindeki sorunları gündeme taşıdı.

Amasra’daki A ve B sahalarında 622 milyon ton kömür rezervi bulunduğu belirtilen raporda, bu sahalarda özel sektöre nasıl kapı açıldığı şöyle anlatıldı: “Bu rezervin tamamına yakını yeraltı üretim yöntemiyle çıkarılmak durumundadır. Saha da havza niteliğindedir. Bu nedenle işçi sağlığı-iş güvenliği, rezerv kaybı, ekonomiklik ve istihdam açısından bütünlükçü planlamayla üretim yapılması gerekir. Oysa saha, parçalanmış ve 606 milyon tonu 2005’te özel bir firmaya verilmiştir. Kamu kuruluşuna ise 16 milyon ton kalmıştır. Kamu kurumu tabiri caizse bir köşeye sıkıştırılmıştır. Bu da yetmemiş, TTK’nin halen çalıştığı sahanın alt kotları (eksi 400) da aynı firmaya verilmiştir. Ancak burada fiili çalışma yapılmamıştır. TTK’nin çalışacak fazla bir alanı kalmamış, kalan rezerv için yapılması gereken yatırımlardan da ekonomik nedenlerle vazgeçilmiştir.”

EĞİTİM ‘KÂĞITTA’

Raporda, madencilikteki denetimlerin yetersizliğine de işaret edildi. “Maden mühendisinin ücretini aldığı işvereni denetlemesi gibi bir durumun, yaşamın gerçeklerine uygun olmadığına” işaret edilen raporda, ocaktaki havalandırma planı da eleştirildi. Rapora göre ocağın planı incelendiğinde işyerlerinin havalandırılması için havanın oldukça uzun yollar kat etmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Yine raporda, sektörde çalışacak işçilerin eğitiminin yetersiz olduğu, yasada öngörülen 32 saatlik teorik ve pratik eğitimin bile verilmediği, sadece “kâğıt üzerinde” kaldığı vurgulandı. Ayrıca TTK bir kamu kurumu olmasına karşın iş güvenliği uzmanlarının atanmasında siyasi öncelikler öne çıktı. Öte yandan sendikalaşmanın önündeki engellere de işaret edilen raporda, bu konuda şu vurgu yapıldı: “Ülkemiz madenciliğinde temel yaklaşım, ‘sendikasız ya da sarı sendikalı işçiye, düşük ücret ödeyerek, az giderle çok üretim’ şeklindedir. Çok uluslu madencilik şirketleriyle yerli madencilik şirketlerinin çoğu taşeron aracılığı ile istihdam sağlamakta ve taşerona ödeme yapmaktadır. Böylece işçiye vereceği ücreti kontrol altında tutmaktadır.”

‘ARKA BAHÇE’ OLDU

Rapora göre TTK’de yaşanan en önemli sorunlardan bir diğeri “liyakatsiz yöneticiler, kadrolaşma ve partizanlık sorunu.” Bu kapsamda raporda, yönetim kadrolarının atanmasından işçi alımına kadar her alanda yapılan politik müdahalelerin, TTK’yi bir işletme olmaktan çıkarıp, iktidar partilerinin ve iktidara yakın sendikaların arka bahçesi haline getirdiği vurgulandı. Raporda, “Kamuda işe girmek ve yönetim kademelerine atanmak için bilgi, deneyim ve mesleki yeterlilik yerine belli sendikalara üye ve iktidar partisi yandaşı olmak tek kriter haline geldi. Bu durum kamu işletmelerinde yozlaşmaya neden olmakta, iş barışını bozmakta” denildi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER