Çalışma yaşamının durumu ve öncelikle işsizlik, Türkiye’nin en temel sorunları arasında. Bu sorunlar özellikle kadınlar açısından daha büyük bir krize işaret ediyor.
Toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmalarıyla tanınan ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Fatma Umut Beşpınar Akgüner de TÜİK’in 2024 yılının ikinci çeyreğiyle (nisan-haziran) ilgili yayımladığı işgücü istatistiklerinin bu durumu bir kez daha ortaya koyduğunu vurguladı.
Verilere göre ikinci çeyrekte, dar tanımlı işsizlik oranı birinci çeyreğe göre değişmeyerek genelde yüzde 8.8, erkeklerde yüzde 7.3, kadınlarda yüzde 11.7 oldu. Buna karşın geniş tanımlı işsizlik (atıl işgücü) oranı genelde 2.2 puan artışla yüzde 27.3, erkeklerde 2.4 puan artışla yüzde 22.8, kadınlarda 2 puan artışla yüzde 35’e çıktı. Yine ikinci çeyrekte, dar tanımlı işsizlik oranı gençlerde (15-24 yaş), genelde 0.4 puan artışla yüzde 16.3, erkeklerde 0.4 puan artışla yüzde 13.5 ve kadınlarda 0.6 puan artışla yüzde 21.5. Çalışma yaşamı açısından cinsiyet uçurumunu gösteren diğer önemli veriler ise işgücü ve istihdam oranları. İkinci çeyrekte işgücüne katılma oranı genelde yüzde 54.4, erkeklerde yüzde 72.6, kadınlarda yüzde 36.8. İstihdam oranı aynı sırayla yüzde 49.6, yüzde 67 ve yüzde 32.5.
TÜRKİYE 133. SIRADA
Sonuçları öncelikle işgücü ve istihdam açısından yorumlayan Beşpınar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye OECD ülkeleri arasında kadın istihdamının en düşük olduğu ülke. Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Endeksi 2023 sıralamasında Türkiye, Tunus ile Nijerya’nın arasında 129. sırada. Aynı endeksin ekonomik katılım ve fırsatlar sıralamasında ise 133. sıradayız. Birçok çalışma, kadınların özellikle doğum sonrası çocuk bakımı nedeniyle işten ayrıldığını gösteriyor. 15 yaş üstü kadınlara ‘işgücü piyasasında neden olmadıkları’ sorulduğunda neredeyse yarısı ‘hane içi emek ve sorumluluklar’ diyor. Çünkü devletin desteği çok sınırlı. ”
Uluslararası Çalışma Örgütü’nce (ILO) önerilen bir gösterge olan ve “zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizler”den oluşan atıl işgücüne de dikkat çeken Beşpınar, “Kadınlarda işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı erkeklerin iki katı. Geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde geliştirilen düzenlemeler, mevcut aileci politikalar ile bakımı ve çalışmayı eve iten esnek çalışma biçimlerinin desteklenmesi kadınları eğitim ve iş yaşamından uzaklaştırıyor” dedi. Beşpınar’a göre ayrıca, ekonomik kriz çalışmanın getirisini fırsat maliyetinin altına düşürdü.
CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ DEVAM EDECEK
Prof. Dr. Fatma Umut Beşpınar Akgüner, kadınların durumuyla ilgili bütüncül bir analiz açısından “ne eğitimde ne istihdam” olan genç nüfusa da bakılması gerektiğine dikkat çekti. Bu oranın 15-24 yaş grubunda genelde yüzde 20.8, erkeklerde yüzde 14.8, kadınlarda ise yüzde 27.2 olduğuna atıf yapan Beşpınar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu durum bizlere 15-24 yaş aralığındaki her 10 kadından neredeyse üçünün ne eğitimde ne istihdamda olduğunu gösteriyor. Bu sadece bugüne ilişkin toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini gösteren bir tablo değil. Eğitime ulaşamayan kadınların önümüzdeki dönem ya istihdamda olmayacakları ya da vasıfsız, düşük ücretli işlerde çalışacaklarını, yani toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin perçinlenerek devam edeceğini söylemek mümkün.”