
Challenger Cup’ta iki Türk takımının finale yükselmesi de ülke sutopu adına çok gurur verici bir gelişme. Son yıllarda Türk kadın sporlarının yükselişine şahit oluyoruz. 2010’larda kadın basketbolunda kazanılan Avrupa başarıları, ilerleyen yıllarda kadın voleyboluna yansıdı. Şimdi başarı dalgası kadın sutopuna ulaşmış durumda. Türk sporunun gelişiminde kadın branşlarının her geçen gün daha fazla ses getirmesi, ülkemizin spor kültüründe olumlu bir değişimin yaşandığını gösteriyor.
Kadın sporcularımızın azmi ve Türkiye Sutopu Federasyonu’nun sistemli çalışmaları, ülkemizi kadın takım sporlarında ekol haline getirme potansiyeline sahip. G.Saray ve İzmir Bşb.’nin bu başarıya ulaşmasında emeği geçen sporcuları, antrenörleri, yöneticileri tebrik etmek gerekiyor. Türkiye Sutopu Federasyonu’nun son yıllarda yaptığı yatırımlar, sporcuların gelişimi için sağlanan maddi manevi destekler, düzenlenen uluslararası kamplar ve turnuvalar, bu zaferin temel taşlarını oluşturdu.
Geçmişte gözardı edilen bir branş, doğru planlama ve vizyon sayesinde Avrupa’nın zirvesine çıktı. Türkiye, kadın takım sporlarında artık Avrupa’da söz sahibi bir ülke. Kadın basketbolunda F.Bahçe ve G.Saray’ın Avrupa şampiyonlukları, kadın voleybolunda Vakıfbank, Eczacıbaşı ve F.Bahçe’nin dünya çapındaki başarıları şimdi kadın sutopuna yansıdı. Ancak elde edilen bu başarılarla yetinmeyip daha da büyük hedeflere yürümek gerekiyor. Bunun için de spor yöneticilerinin, kulüplerin ve olmazsa olmaz sponsorların bu yükselen değeri görmesi, yatırımlarını artırması şart.
Sutopunda yaşanan bu çıkışın kalıcı olması için altyapıya daha fazla yatırım yapılmalı, yeni sporcuların yetiştirilmesi teşvik edilmeli ve kadın sporlarına verilen destek sürdürülebilir hale getirilmeli. Bugün Türkiye için büyük bir fırsat söz konusu. Çünkü sutopu, kadın voleybolu ve basketbolunda olduğu gibi doğru yatırımlarla kısa sürede büyük atılımlar yapılabilecek bir branş. Avrupa şampiyonu çıkarmış bir ülke olarak, bu başarıyı ileri taşımak için elimizde çok gelişmiş bir kadın spor kültürümüz var. Sutopunun doğru yapılanmayla hızlı sonuç alınabilen bir branş olması, Türkiye’nin bu alanda kısa sürede lider ülkelerden biri olmasını mümkün kılıyor.
Kadın basketbolu ve voleybolunda olduğu gibi, federasyon, kulüpler ve sponsorlar bu yükselişi desteklerse, Türkiye sutopunda da Avrupa’nın en güçlü ekollerinden biri haline gelebilir. Şimdi bu başarıyı Olimpiyatlar ve dünya şampiyonaları seviyesine taşımak için adımlar atılmalı. Türk kadın sporcularının azmi, disiplini ve yeteneğiyle ülkemizin adını dünya çapında duyurmaya devam edeceğine şüphem yok. Çünkü artık Türk kadın sporları, Avrupa ve dünya sahnesinde kalıcı olmaya, yeni ekoller yaratmaya aday!