Meclis Genel Kurulu’nda 1 milyar 969 milyon 523 bin TL Başbakanlık bütçesi görüşülüyor.
Genel kurulda ilk sözü Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekilleri Devrim Barçın aldı. Barçın, 2024 yılında Başbakanlık bütçesinde “bütçe disiplini” uygulanmadığını, bütçenin kurultay için harcandığını iddia etti. Barçın, hane halkına yapılan transferler kaleminde Başbakanlık’a 600 bin TL ayrıldığını ancak kurultay döneminde bu rakama yüzde 416 artış yapılarak, 3 milyon 100 bin TL’ye çıkarıldığını söyledi. Barçın, bu artışa ihtiyaç olmadığının ise 2025 yılı için hane halkı kalemine ayrılan bütçenin daha az olmasından görülebileceğini savundu.
Barçın, yurtdışı geçici görev yolluklarına da geçen yılın bütçesinde yüzde 233 oranında artış yapıldığını kaydederek, diğer bakanlıklarda ödeneklerin hiçbirinin bu oranda tadil edilmediğini iddia etti. Barçın temsil giderlerine de aynı şekilde yıl içerisinde büyük bir artış yapıldığını ileri sürdü.
Devrim Barçın, ülkeyi yönetenlerin bütçe disiplinine uyması gerektiğini belirtti. Kamusal hizmetlere kaynak bulunamadığını, buna rağmen bakanlık kalemlerinde ciddi artışlar yapıldığını dile getiren Barçın, hükümetin bu artışları yaparken “halkın ihtiyaçlarını” dikkate alması gerektiğini kaydetti. Barçın, “Bu şekilde bütçe yönetimi ve mali disiplin sağlanamaz.” dedi.
Başbakan Ünal Üstel’in 2024'te reform ve yatırımlar yapılacağını söylediğini hatırlatan Barçın, hangi reform ve yatırımların yapıldığını sordu. Kalkınma planının da nerede olduğu sorusunu yönelten Barçın, ülke nüfusunun ne olduğu bilinmeden bunun yapılamayacağını kaydetti.
Ülkede bir ödenek artışı yapılacaksa “elit sporcuların faaliyetleri projesi”ne yapılması gerektiğini belirten Barçın, ülke sporcularının büyük bir gurur kaynağı olduğunu ancak onlara ayrılan ödeneğin yetersiz olduğunu söyledi.
Barçın, İstatistik Kurumu’nun açıkladığı 0.78’lik hayat pahalılığını da eleştirerek, bunun “inandırıcılığını” sorguladı. Hayat pahalılığının doğruyu yansıtmadığını savunan Barçın, hayat pahalılığı hesaplarında “cd çalar” gibi bugün kullanılmayan cihazların fiyatlarının dikkate alındığını ve bunun kalemlerin güncellenmesi gerektiğini söyledi.
CTP Milletvekili Doğuş Derya da, konuşmasına, başbakanlık ile bakanlara ait faaliyet raporlarının meclise yollanmamasını eleştirerek başladı. Ünal Üstel’in başbakanlığını, kurultaya müdahale edildiği gerekçesiyle kabul etmediğini söyleyen Derya, demokrasiye, kültüre ve sosyal yapıya yapılan müdahaleler sonucunda toplumda çok ciddi tahribat olduğunu kaydetti.
“Kendi kendini yönetme iradesini bir başka devlete, şirkete, kişilere devredenlere devlet denemez. Başka şey denir.” diyen Derya, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu ve AKSA üzerinden enerji politikalarını eleştirdi. Kıb-Tek’in neden Başbakanlığa bağlı olduğunu da sorgulayan Derya, kurumun, yıllardır sürdürülen bilinçli politikalardan dolayı can çekiştiğini savundu. Derya, Teknecik’teki bakımların bilerek aksatıldığını, kırık makinelerin yılladır tamir edilmediğini, 1974’ten kalan alçak ve ortak gerilim hatlarının bakımının yapılmadığını söyledi.
Doğuş Derya, bakım garantisi vererek tamir edeceğini söyleyen üretici firmanın de üstüne düşeni yapmadığını iddia etti. Bir lütuf diye sunulan AKSA’nın getirdiği aletlerin çok eski olduğunu ve sözleşmede öngörülen üretimin yapılmadığını savunan Derya, “Biz AKSA’yı besliyoruz.” dedi. Sözleşmede öngörülen dağıtıcı trafoyu getirmeyen AKSA’ya Kıb-Tek’in Dikmen’deki trafosunun verildiği yönünde duyum aldığını kaydeden Derya, “Kıb-Tek’in trafosunu kullanarak bizi kazıklıyorlar. AKSA’ya verilen parayla senede 2 santral alabilirdik.” diye devam etti. Doğuş Derya, enerji konusunda 4 makine alınarak, yatırım yapılacağı söylenmesine rağmen bütçeye gereken kalemin konmadığına işaret etti.
Ercan Havaalanı'nın Emrullah Turanlı'ya devredilmesini de eleştiren Derya, özel bir şirket olarak havaalanında kullanılan elektrikte devlet tarifesi uygulandığını ve maksimum kar elde ettiği halde zarara uğradığını iddia ederek devlete olan borcunu ödememesine göz yumulduğunu savundu. Derya, pandemi döneminde uğradığı zarardan dolayı hibe yapılan şirketin 40 milyona yakın vergi borcunun da affedildiğini söyledi
Derya, Türkiye’den gelen yatırımcılara kolaylık yapılması yönündeki sözleşmeleri eleştirerek, ülke kaynaklarının ve geriye kalan sanayicinin de bu şekilde yok edileceğini iddia etti. Derya, “Üretim namına ne varsa silindir gibi üzerinden geçiliyor. Yavaş yavaş bu ülkeyi bitirmek istiyorlar” dedi.
Saray Otel’in 30 yıllığına devredilişini de eleştiren Derya, bu devire ilişkin Vakıflar İdaresi'nde hiçbir anlaşma ya da belge bulunmadığını söyledi.
Ülkedeki mülkiyet yapısının da değiştirilmek istendiğini öne süren Derya, KKTC’deki arazi ve mülklerin Türkiye'de reklamlarla pazarlanmaya çalışıldığını belirtti. Derya, “Tüm bunlar, Üstel hükümetinin icraatları olarak anılacak. Tarihe kara sayfalarda yazılacak.” diye konuştu.
Kıbrıs Vakıflar İdaresi ile Din İşleri Dairesi hakkında da konuşan Derya, son beş yılda ülkede kaç cami yapıldığını sordu. “Her yere cami dikerek adanın yapısının değiştirilmek istendiğini” söyleyen Derya, Din İşleri Dairesi Başkanı Ahmet Ünsal’ın kadınlara yönelik sözlerini anımsatarak, “Memnun musunuz hala orada oturmasından?” diye sordu. Derya, Diyanet İşleri Dairesi’ne 2025’te ayrılan bütçenin yüzde 41,7 artmasının öngörüldüğünü kaydetti.