Birkaç hafta önceydi. Türkiye’den İngiltere’ye dönmüştüm. Çok yakında 86 yaşına basacak olan kayınvalidem aradı. Her aradığında mutlaka teknolojiye uyum sağlayamadığından, akıllı telefonunu anlayamadığından ve artık yaşadığı çağa ayak uydurmakta zorlandığından söz eder, dertlenir. Bu seferki derdi başkaydı, heyecanla anlatıyor, isyan ediyordu.
Temmuzda göreve başlayan İşçi Partisi hükümetinin ilk icraatlarından birinden dert yanıyordu; İngiltere’de emeklilere kışın verilen yakıt desteği kesilmiş. Bu yakıt yardımı kış boyunca aylık 300 sterlinmiş. Hükümetin parlamentoda oylatarak geçirdiği teklifle bu destek artık sadece sosyal yardım alanlara ve belli bir miktarın altında emekli maaşı alanlara verilecekmiş.
YENİ UYGULAMA
Yeni düzenlemeye göre 2024-2025 kışından itibaren İngiltere ve Galler’de sadece emeklilik kredisi ve bazı sosyal yardımlar alan 66 yaşın üstündeki gerçekten ihtiyacı olan emekliler yakıt yardımı alabilecekmiş.
Geçen dönemde 10.8 milyon emekli bu ödemeyi almış. İşçi Partisi’nin yeni uygulamasıyla bu kış 1.5 milyon emeklinin yakıt desteği alacağı tahmin ediliyormuş.
İşçi Partisi hükümetinin kemer sıkma politikasında ilk olarak emeklileri hedef alması, yıllık 1 milyar sterlini bulan yakıt yardımını kesmesi tahmin edileceği üzere toplumun birçok kesiminde tepkilere neden oldu.
İlk eleştirenlerden biri de önceki başbakan Rishi Sunak’tı. Sunak, muhalefette olmanın rahatlığıyla fırsatı kaçırmamış, emeklilerin yanında yer almıştı! Başta UNITE olmak üzere birçok sendika da aynı tepkiyi gösterdi. Konu Sendikalar Konfederasyonu yıllık olağan konferansında da gündeme geldi ve kararın geri çekilmesi istendi.
Başbakan Keir Starmer ise bu kararı vermenin çok zor olduğunu, yönetimi temmuzda bütçede 22 milyar sterlinlik açıkla devraldıklarını ve bunu kapatmaya çalıştıklarını ifade ediyor, “Karardan geri dönülmeyecek” diyordu.
Yakıt yardımına yapılan kısıtlamayla bu açığın ancak çok küçük bir kısmının kapanacağı, ardından başka nelerin geleceği kaygıyla beklenirken UNITE Sendikası Genel Sekreteri Sharon Graham yaptığı açıklamada, “kesinti yapılacak en son kesimin emekliler olması gerektiğini” vurguluyor, “İngiltere’deki en zengin 50 kişinin toplam 500 milyar sterlin servetinin olduğuna” dikkat çekerek “onlardan kesilecek ek yüzde bir vergi ile 25 milyar sterlin elde edilebileceğini” öneriyordu.
BLAIR’DAN STARMER’A...
Yıllardır emekli olan 85 yaşındaki bir büyüğümüze yeni düzenlemeyi nasıl karşıladığını sordum; “Bireysel servetlerine bakmadan her emekliye bu desteği vermek zaten uzun vadede sürdürülemez bir uygulamaydı. Politika olarak safça. Yavaş yavaş aşamalı olarak uygulanması daha iyi olurdu” diye yanıt verdi. Görüşüne başvurduğum daha genç bir arkadaşım ise “İngiltere’de halen 12 milyon kişinin devletten emekli maaşı aldığını, İşçi Partisi’nin her emekliye standart bir kış desteği vermeyi kaldıramayacağını, Başbakan Starmer’ın cesur olduğunu, halkça sevilmeyen ama yapılmak zorunda olan uygulamalar getirdiğini” söyledi.
Bu uygulamayı 1997 yılında Tony Blair başbakanlığındaki İşçi Partisi başlatmış. Emeklilere verilen bu desteğin yanında az gelirli vatandaşlara sağlanan üç ayrı kış yardımı daha mevcut; hava yedi gün boyunca sıfır ve altına düşerse “soğuk hava yardımı”, emeklilik kredisi alan veya düşük gelirli bir hanede yaşayanların faturalarına 150 sterlinlik “sıcak ev indirimi” ve yaşadığı yerin belediye meclisinin kurallarına uygun olanlar için “hanehalkı destek fonu’ndan yardım” veriliyor.
Başbakan Starmer emeklilik desteği almaya hak kazanan 800 bin emeklinin henüz bunu talep etmediğini ama buna teşvik ettiklerini ifade etti. İşte kayınvalidemin şikâyet ettiği nokta tam da burası. Galler’de yaşayan validemiz, desteği almaya devam edecek gruptaymış ancak buna sevinemiyormuş bile. Bunun için internetten gerekli formları doldurması gerekirken artık bilgisayarını kullanmakta zorlandığından bu formaliteler o yaştaki insanlara çok zor geliyormuş, bunları yapmaktansa bu desteği gözden çıkarmış. Bizden hayli uzakta olduğu için bir koşu gidip yardım edemiyoruz. Yine de kendisi adına bizim doldurmamızı önerdiğimde uğraşmak istemediğini belirtti.
FİLM GİBİ
Bütün bunlar bana ünlü İngiliz yönetmen Ken Loach’ın 2016 yılında vizyona giren filmi “Ben, Daniel Blake” filmini anımsattı. Filmde; iş arayan, bulamadığı için işsizlik yardımına başvurma hakkı olan ancak bilgisayarı ve yeterli teknolojik bilgisi olmadığından formları doldurmakta zorlanan, iş arama yolunda sonunda kalp krizi geçiren orta yaşlı bir adamın dramı anlatılıyordu.
İngiltere’de bunlar olup biterken Türkiye’de ise kart limitlerine getirilmesi planlanan vergi ertelendi. Ben de daha geçen ay artırdığım limiti internet bankacılığında onca zaman harcayıp uğraşarak boşuna düşürmüş oldum.